• 7/24 Hastanemize Ulaşın
  • Hastane Randevu : 0212 919 60 00

Author Archives: editor

Mitral Kapak Hastalıkları

Mitral Kapak Hastalıkları

Mitral Kapak

Mitral Kapak kalbin sol tarafında atrium(kulakçık) ile ventrikül (karıncık) arasında kanın geçişini düzenleyen oluşumdur. Kalbin dinlenim süresi (diyastol) sırasında kanın sol atriumdan sol ventriküle geçişine olanak verecek biçimde açılırken, sistol sırasında kapanarak kanın geriye doğru kaçışına engel olur. Mitral kapak temel olarak 4 yapının birleşmesi ile oluşur.

1. Kapak yaprakçıklıkları (leaflet)
2. Kapak halkası (annulus)
3. Papiller kaslar (kapağın hareketini sağlayan kaslar)
4. Chordea tendinae (kasları yaprakçıklara bağlayan oluşumlar)

Mitral Stenoz ( Mitral Darlık)

Mitral darlık olan hastaların büyük kısmında neden kronik romatizmal hastalıktır. Romatizmal kapak lezyonu darlığa ya da yetmezliğe ya da her ikisine birden neden olabilir. Erken çocukluk döneminde saf yetmezlik daha ön planda iken, genç erişkinlerde darlık daha yaşlı erişkinlerde her ikisi birden daha sık görülür. Mitral darlıkta kanın sol atriumdan sol ventriküle geçişi önünde bir engel oluşmuştur.

Mitral Yetmezlik

Mitral darlığın aksine bir çok farklı nedenle ortaya çıkar.

a) Kapak halkasında genişleme Marfan sendromu, Ehler Danlos sendromu, ya da ventrikül dilatasyonuna bağlı olabilir
b) Romatizmal hastalığın sonucu kapakta kalınlaşma ve çekilme buna bağlı kapağın tam kapanamaması.
c) Romatizmal hastalığa bağlı kordalarda kısalma ya da dejeneratif hastalıklara bağlı kordalarda uzama nedeni ile kapakçıkların kapanmasında bozulma
d) İskemik nedenlerle akut myokard enfarktüsü sonrası papiller kaslarda kopma

Mitral Kapak Hastalıklarında Klinik Seyir ve Belirtiler

SA basıncının ve buna bağlı olarak geriye doğru pulmoner venöz basınç (akciğer toplardamar basıncı) ve pulmoner kapiller basınç (akciğer kılcaldamar basıncı) artması ile ortaya çıkan dispne (solunum güçlüğü) en belirgin semptomdur.hastanın egzersiz toleransı kısıtlanmıştır ve çabuk yorulur. Bu semptomların ortaya çıkması genellikle çok uzun süre alır. Ancak akut ortaya çıkan durumlarda hasta akciğer ödemi tablosu ile başvurabilir. Stenotik bir kapakta dinlemekle Mitral odakta açılma sesi güçlü 1.ses ve diastolik üfürüm duyulur. Posterior Anterior akciğer grafisinde genellikle genişlemiş bir sol atrium görülür. Ekokardiyografi en iyi bilgi veren preoperatif tetkiktir. Anjiografi ancak Eko’nun yeterli bilgi vermediği düşünülen hastalarda ve EKG sinde koroner arter hastalığı düşündürecek bulgular olan hastalarda gereklidir. 40 yaş üstü hastalarda EKG normal olsa da anjiografi gereklidir.

Operasyon Endikasyonları

Mitral stenozda hastalık seyri genellikle yavaştır. İlk belirtilerin görülmesi genellikle romatizmal ataktan 7-10 yıl sonradır. Asıl bulguların ortaya çıkması genellikle bir 10 yıl daha sürer. Ancak klinik seyir kişiden kişiye farklılık gösterir.

Tüm kapak hastalıklarının değerlendirilmesi ve tedavisinin belirlenmesinde efor kapasitesi önemlidir. Bu nedenle New York Kalp Birliğinin (NYHA) Fonksiyonel Sınıflaması kullanılır. Hastaların testlerle saptanan efor kapasiteleri MET denen (1 MET = 3,5 ml/kg/dk oksijen tüketimi sağlayan iş yüküdür) bir ölçüyle değerlendirilir.

NYHA Class 1: Herhangi bir yakınması olmayan ( 7 MET veya daha yüksek)
NYHA Class 2: Ağır aktivite ile şikayeti olanlar ( 5-6 MET )
NYHA Class 3: Günlük basit aktivite ile bile şikayeti olanlar ( 2-4 MET )
NYHA Class 4: Dinlenme durumunda bile şikayetleri vardır

Buna göre NYHA Class II (atrial fibrilasyon varsa)NYHA Class III veNYHA Class IV hastalar için operasyon endikasyonu vardır.

Atrial fibrilasyon (ritm bozukluğu) gelişmesi hastanın yalnızca semptomlarını şiddetlendirmekle kalmaz tromboemboli,( kalp içinde oluşan pıhtının atılarak organ damarları, kol ve bacak tıkaması) riskini arttırır.

Ekokardiografideki birtakım ölçütler de ameliyat kararı için kullanılır. (örneğin kapak alanı)

Mitral Yetmezlik

Mitral yetmezlikte klinik gidiş aşağı yukarı mitral stenoz ile aynıdır. Bununla beraber sessiz ilerleyen sol ventrikül bozukluğu, mitral yetmezliğinde semptomları uzun süre maskeler. Ameliyat endikasyonu için yine hastanın klinik durumu ve EKO bulguları birlikte değerlendirilir.

Cerrahi Tedavi

Kapalı kommisurotomi artık uygulanmayan cerrahi bir işlemdir. Ventrikül yolu ile kapağa ulaşıp yapışıklık nedeni ile daralmış kapak bujiler vasıtası ile genişletme esasına dayanır.

Onarıcı Cerrahi İşlemler

Tüm işlemler genellikle anstezi altında median sternotomi (göğüs kemiğinin açılması) kardiyopulmoner by-pass (dolaşımın kalp akciğer makinasına aktarılması) ve sol atriumun açılması ile gerçekleştirilir.

· Papiller kas yırtığının onarımı
· Elonge (uzamış) kordanın kısaltılması ya da kısa kordanın uzatılması işlemleri.
· Genişlemiş kapak halkasının teflon flexible bir halka desteği ile onarımı

Başlıca onarıcı prosedürlerdir. Ancak bazı durumlarda kapak onarım işlemleri patolojinin düzeltilmesi için yeterli değildir. Ve kapağın protez bir kapak ile değiştirilmesi gerekir. Yaygın olarak yüzeyi teflonla (PTFE) kaplı mekanik kapaklar kullanılmaktadır. Tedavinin başarısı cerrahi ekibin deneyim ve teknik donanımı yanı sıra hastanın preoperatif durumu, birlikte başka bir patoloji olup olmadığı ve protezin uygunluğuna bağlıdır.Protez bir kapak üzerinde pıhtı olmaması için bu hastaların ömür boyunca antikoagülan (pıhtılaşmayı engelleyici) ilaç kullanmaları gereklidir.

Aort Kapak Hastalıkları

Aort Kapak Hastalıkları

AORT KAPAK HASTALIKLARI

Aort kapağı kalbin sol ventrikül çıkışındadır. Kanın kalpten en büyük atardamar olan aorta geçişini kontrol eder.

Aort Stenozu (Aort Darlığı)

Aort stenozu en sık olarak akut romatizmal ateşin sekeli olarak görülür. Konjenital (doğumsal) veya dejeneratif nedenler de aort stenozuna neden olabilir.

En sık rastlanılan konjenital neden, aort kapağının (tricuspit) 3 parçalı olması gerekirken bicuspit (2 parçalı) olması durumudur. Kanı vücuda pompalayan sol ventrikül kas kitlesini arttırarak (hipertrofi) önündeki engeli aşmaya çalışır. Zaman içinde kompansatuar mekanizma yetersiz kalır ve kalp yetmezliği ortaya çıkar. Hastalar genellikle uzun süre belirti vermeden yaşarlar. Kapak alanı normalde 2.5-3.5cm2 dir ve bu alan 1 cm2 nin altına düşerse belirtiler ortaya çıkar.
Aort stenozunun klasik belirtileri: konjestif kalp yetmezliği (nefes darlığı, çabuk yorulma, periferik ödem) göğüs ağrısı ve senkoptur(bayılma). Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra hastalığı gidişi kötüleşir. Tanısı için ekokardiografi yeterli olsa da operasyon öncesi değerlendirmek için kalp kateterizasyonu yapılmalıdır.
Ameliyat endikasyonu için asemptomatik hastalarda ekokardiografide,
Kapak alanının 0.7 cm den az olması ya da
Hastanın konjestif kalp yetmezliği, anjina (göğüs ağrısı) ve senkoplarının olması yeterlidir.
Sol ventrikül ile aort arasındaki ortalama sistolik basınç farkının 50mmHg üzerinde olması da ameliyat endikasyonudur.

Aort Kapak Yetmezliği

Aort yetmezliğinin en sık sebebi akut romatizmal ateş hasarıdır. Bunun yanı sıra kapağı tutan konnektif (bağ) dokusu hastalıkları ve travmalarda kapak yetmezliği oluşturabilirler. Aort yetmezliğinde aortaya pompalanan kanın bir miktarının sol ventriküle geri dönmesi ve buna bağlı olarak ventrikül iş yükünün artmasıdır. Aynen stenozda olduğu gibi bu durum bir süre kas kitlesinin hipertrofisi ile tolere edilir. Ancak sonunda ventrikül fonksiyonları bozulur. Semptomların ortaya çıkması uzun yıllar alır. En erken belirti sol ventrikül fonksiyon bozukluğuna bağlı nefes darlığıdır. Zamanla konjestif kalp yetmezliği ve anjina ( göğüs ağrısı) ortaya çıkar.

Normal sol ventrikül fonksiyonlarına sahip asemptomatik hastalara medikal tedavi verilip izlenmelidir. Asemptomatik hastalarda Ekokardiografide sol ventrikül fonksiyonlarında bozulma varsa ( sol ventrikül end sistolik çapı 55mm fazla ise FS ve EF de düşme varsa) hasta kateterizasyon için yönlendirilmeli, kateterizasyonda ciddi aort yetmeliği ve sol ventrikül fonksiyon bozukluğu saptanırsa opere edilmelidirler.

Ciddi Aort yetmezliğ ve konjestif kalp yetmezliğ olan hastalar mümkün olan en kısa sürede ameliyat edilmelidir.

Cerrahi Tedavi

Cerrahi tedavi, kalp kapağının uygun ölçü ve yapıda protez kapak ile değiştirilmesidir. Bazı durumlarda kapaktaki yetmezlikle birlikte aortta (kalpten çıkan ana atardamar) da genişleme vardır. Bu durumda kapakla birlikte aortanın da greft olarak adlandırılan tüp şeklinde yapay bir materyal ile değiştirilmesi gerekebilir.

Kalp Damar Hastalıklarında Tedavi

Kalp Damar Hastalıklarında Tedavi

Koroner damarlarda önemli darlık ve/veya tıkanıklık görüldüğünde, eğer uygunsa, aynı seansta veya daha sonra balon anjiyoplasti yapılabilir. Balon anjiyoplastide, damar içindeki dar olan bölgede, özel olarak yapılmış balon, kısa süreli olarak şişirilerek darlık genişletilir. Balon, aynı damarda birden fazla darlığa veya birden fazla damardaki darlıklara aynı seansta veya farklı seanslarda yapılabilir. Gerekli durumlarda balona ek olarak o bölgeye, yine balon yardımıyla stent (kafes) konur.

Balon işleminde darlık bölgesine ucunda şişebilir bir balon olan kateter yerleştirilir (A), darlık yerine yerleştirildikten sonra balon şişirilerek darlık açılır (B).

Balon anjiyoplastiye uygun olmayan durumlarda, bypass cerrahisi veya ilaç tedavisi önerilebilir.

Bypass cerrahisinde ise damardaki darlık bölgesinin öncesi ile sonrası arasına köprü görevi gören bir damar konulur. Bu konulan damar, hastanın kendisinin bacak toplardamarı veya göğüsten alınan bir atardamar olabilir. Böylece kan, bu köprü yardımıyla, dar veya tıkalı olan bölgenin ilerisine geçebilir.

Burada sol ön inen artere (left anterior descending -LAD-) yapılan LİMA bypasını ve sağ koroner artere (RCA) yapılan safen bypasını görüyoruz.

Koroner damar hastalığında kullanılan ilaçlar; koroner damarları genişletici, kalbin yükünü azaltıcı, o bölgede pıhtı oluşmasını önleyici veya ateroskleroz üzerinde çok olumsuz etkileri olan kolesterolü düşürmeye yönelik ilaçlardır. İlaçlar doktor kontrolünde ve sürekli olarak kullanılmalıdır.

Burada ise sol ön inen artere (LAD), bacak toplardamarının (safen greft) bağlanmasını (anastomoz etmek) görüyoruz. Önce greftin bir ucu LAD’ye dikiliyor, sonra öbür ucu da aort damarına dikiliyor. böylece aorttan gelen kan tıkalı olan bölgeyi atlayarak (bypass yaparak) damarın öbür tarafına geçip kalbi besleyebiliyor.

Ne yazık ki, gerek koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, gerekse balon ve bypass, damar hastalığını ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısı ile koroner damarın aynı bölgesinde veya farklı bölgelerinde yeni darlıklar ortaya çıkabilir veya hafif olan darlıklar daha da ilerleyerek ciddi darlık haline gelip, probleme yol açabilir. Bundan dolayı hastaların risk faktörlerini uzaklaştırması, ilaçlarını düzenli kullanması, problemlerin erken saptanması açısından doktorunun önerdiği zamanlarda ve bunun dışında şikayeti olduğu her zaman, kontrollere gelmesi çok önemlidir.

Kalp Damar Hastalıklarından Korunma

Kalp Damar Hastalıklarından Korunma

Risk faktörleriyle mücadele çok önemlidir. Risk faktörlerinden; yaş, cins ve aile öyküsünü değiştirmek mümkün değildir. Ancak, diğer faktörlerle mücadele edilebilir. Doktorunuz size bu konuda yol gösterecektir. Sigara mutlaka bırakılmalı, hipertansiyon kontrol altına alınmalı, şeker hastalığında şeker normal sınırlarda tutulmalı, egzersiz yapılmalı, kolesterol yüksekliğinde ise mutlaka diyet yapılmalı, ayrıca doktorunuz ilaç öneriyorsa kullanılmalıdır.

Tanı nasıl konulur?

Koroner damar hastalığında asıl önemli olan, koroner damarlardaki darlıkların infarktüse yol açmadan tedavi edilmesidir. Bu da öncelikle koroner damarların durumunun görülmesi ile olur. Bu amaç için kullanılan farklı yöntemler olmakla birlikte (efor testi, miyokart sintigrafisi vs), damar hastalığı olduğundan şüphe edilen hastalarda halen altın standart olarak kabul edilen en güzel tanı yöntemi; koroner anjiyografidir. Koroner anjiyografide, kalp damarları gözle görünür hale getirilip filmi çekilir.

Kalp Damar Hastalıklarında Şikayetler

Kalp Damar Hastalıklarında Şikayetler

Kalp damar hastalıklarında görülebilen şikayet veya klinik bulguları şu şekilde özetlemek mümkündür:

* Göğüs ağrısı (angina pectoris)
* Miyokart infarktüsü (kalp krizi)
* Ritim bozuklukları (aritmiler)
* Kalp yetmezliği
* Ani ölüm
* Bazen de kalp damar hastalığı önemli derecede kalbin beslenmesini bozduğu halde hiç şikayet olmayabilir (sessiz iskemi)

Koroner damarlar önemli ölçüde daraldığında göğüs ağrısı oluşur (angina). Bu ağrı, çoğunlukla yorulmayla, sinirlenmekle veya soğukla gelen, göğüs ön tarafında, sol kola, boyuna ve çeneye yayılabilen, 10-15 dakika süren, istirahat ile veya koroner damarları genişleten ilaç almakla geçen, sıkıştırıcı, baskı yapar tarzda bir ağrıdır (kararlı angina). Ancak bazı durumlarda darlık yerinde dinamik değişiklikler olabilir ve bu durumlarda, ağrı istirahatte de gelebilir, daha uzun sürebilir ve istirahate veya ilaca kolay cevap vermeyebilir (kararsız angina). Bu tür angina kolaylıkla infarktüse yol açabildiğinden daha tehlikelidir.

Kalbe bağlı göğüs ağrısının (angina) hissedildiği vücut bölgeleri.

Damardaki darlığın ilerleyip tam tıkanıklığa yol açması halinde, kalbin o damar tarafından beslenen bölgesinin hücreleri çalışamaz hale gelir. Damarın tıkalı kalma süresinin 6 saati geçmesi halinde, o bölgenin hücreleri canlılığını koruyamaz ve geriye dönüşsüz olarak harap olur. Böylece kalbin o bölgesi kasılma görevini yapamaz, ritim bozuklukları oluşabilir ve ölüme kadar gidebilen ciddi problemler oluşabilir. Buna kalp krizi (miyokart infarktüsü) diyoruz.

İnfarktüste, yeri ve yayılımı anginaya benzeyen, ancak ondan çok daha şiddetli ve uzun süren göğüs ağrısı olur. Kalp krizi tanısında, şikayetlerden başka kalp elektrosu (EKG) ve kan testlerinden de yararlanılır. Miyokart infarktüsünde ilk 6 saat içinde damar tıkanıklığının balon veya pıhtı eritici ilaçlarla açılması halinde kalp kası harabiyetinin önlenmesi mümkün olabilir, onun için erken tanı çok önemlidir.Unutulmamalıdır ki, kalp krizinden olan ölümlerin %50’si 1 saat içinde olmaktadır. Bu ölümlerin çok büyük bir kısmı, hastanede kolaylıkla tedavi edilebilecek olan, ritim bozukluklarından kaynaklanır. Bundan dolayı, benzer ağrısı olan hastalar, özellikle de kalp hastası olduğu biliniyorsa, en kısa zamanda bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.

Ancak tıpta her zaman alışılageldik kurallar geçerli olmayabiliyor. Bazen, özellikle yaşlılarda ve şeker hastalığı (diyabet) olanlarda, angina veya infarktüse bağlı ağrı hiç olmayabilir. Böyle hastalar sessiz infarktüs geçirebilir. Yine bazı hastalarda göğüs ağrısı yerine, hazımsızlık, karın ağrısı, nefes darlığı, sırt ağrısı, kol ağrısı, çene ağrısı ve hatta diş ağrısı gibi şikayetler olabilir.