Periferik Arter Hastalıklarında Medikal Tedavi
Tedavi Sürecinin Yönetimi
Periferik damar hastalıklarının tedavisinin, konunun uzmanı ve önlem tedavilerinden başlayıp cerrahi seçeneklere uzanan geniş spektrumdaki tekniklerin hepsine hakim ve hepsini uygulayabilen ekipler tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Avrupa’da ve A.B.D.’de “damar hastalıkları uzmanı ve cerrahı” olarak görev yapan hekimler bulunmakta ancak ülkemizde damar hastalıklarının tedavisi ile ilgili sorumluluğun dağıtımında bir takım karmaşalar bulunmaktadır. Ancak asistanlık sürecinden itibaren damar hastalıklarının takibini ve tedavisini yapan ve bu konuda uzmanlaşmış kalp ve damar cerrahisi uzmanlarının, konunun uzmanı kardiyoloji ve radyoloji uzmanları ile birlikte bir ekip olarak tedaviyi yürütmeleri günümüzde izlenmesi gereken en doğru yoldur.
Risk Faktörlerinin Kaldırılması ve Hayat Değişiklikleri
Periferik Arter Hastalıklarında tedavide öncelikle neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu amaçla;
• Sigaranın bırakılması
• Kilo verilmesi
• Düzenli beslenilmesi
• Hipertansiyon, hiperlipidemi ve şeker hastalığı gibi hastalıkların kontrol altına alınması
• Düzenli egzersiz yapılması
önemlidir.
Medikal Tedavi :
Bu önlemleri alan ancak hala yürüme sırasında ağrı, istirahat ağrısı olan hastalarda medikal tedavi uygulamak gereklidir. Medikal tedavide kullanılan başlıca ilaçlar şunlardır.
• Asetil Salisilik Asit (ASA) : Piyasada aspirin, coraspin, ecopirin gibi isimlerle satılan bir antitrombotik ilaçtır. Kanda pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerin birbirine tutunmasını önleyerek etkisini gösteren bir kan sulandırıcıdır. Kanama olasılığını arttıran bir ilaçtır. Ağız, burun, idrar yolları gibi görece az hayati kanamalara sebep olabildiği gibi beyin kanaması gibi ciddi durumlara da sebep olabilir. Bununla birlikte mide kanaması hem kan sulandırıcı hem de temas yolu ile yaratabildiği için mide koruyucu ilaçlarla kullanılması önerilir
• Klopidogrel : ASAdan daha kuvvetli bir kan sulandırıcı ilaçtır. ASAnın yetersiz kaldığı durumlarda tek başına veya kombine kullanımı önerilebilir. ASAda olduğu gibi kanamalar açısından riski arttırmaktadır.
• Silastazol : Piyasada pletal adı ile satılmakta olan bir ilaçtır. Hem kandaki pıhtılaşma hücrelerini engelleyici hem de damar genişletici etkisi mevcut olan oldukça kuvvetli bir ilaçtır.Kullanımı ile birlikte 1 ay içinde yürüme mesafesini %500 oranında arttırması beklenir. En muhtemel yan etkisi baş ağrısıdır. Genelde zamanla geçici olan bu baş ağrısı devam ederse, doz azaltarak tolerans gelişmesi beklenir.
• Pentoksifilin : Trental adı ile satılmakta olan ancak günümüzde eskisi kadar kullanımı olmayan bir farmakolojik ajandır.





Normqal şartlarda 2-3 cm çapındaki abdominal aort 4,5-5 cm.ye gelene kadar herhangi bir risk teşkil etmez. Ancak 5 cm.yi geçen abdominal aortlarda spontan rüptür (kendiliğinden yırtılma) riski%50 artar. Spontan rüptürlü hastaların yarısı hastaneye ulaşamadan hayatını kaybeder, hastaneye ulaşabilen yarısında ise girişim/operasyon sırasında ölüm riski %50 civarındadır. Bu yüzden abdominal aort anevrizmasının tanısı, takibi ve uygun zamanda uygun tedavinin seçilmesi önem taşımaktadır.
Bilgisayarlı tomografi ile abdominal aortun anatomik özellikleri 3 boyutlu olarak değerlendirildikten sonra her hasta için ayrı ve özel stent greftler hazırlanır. Anjiografi salonunda öncelikle her iki kasık damarı cerrahi olarak hazırlanır ve bu damarlar aracılığı ile yapılan işlem ile hastaya özel hazırlanan stent greftler anevrizmatik damar bölgelerini kapatacak şekilde damar içine yerleştirilir. Daha sonra kasık bölgesindeki damarla tamir edilerek kesiler kapatılır ve işlem sonlandırılır.