• 7/24 Hastanemize Ulaşın
  • Hastane Randevu : 0212 919 60 00

Tag Archives: toplardamar

Pulmoner Emboli

Pulmoner Emboli

Pulmoner Emboli Nedir?

Pulmoner emboli (PE), derin bacak toplardamarlarında oluşan pıhtının (trombüs), oluştuğu yerden koparak akciğer atardamarını tıkamasına verilen isimdir. PE, bacaktaki pıhtıdan kopan parça(lar)ın boyutuna göre akciğer atardamarının ana gövdesinde veya dallarının bir veya birkaçında tıkanmaya sebep olabilir. Ana damarlardan biri tıkanırsa gelişen durum “masif pulmoner emboli” olarak adlandırılır ve durum oldukça ciddidir.

PE Kimlerde Görülür?

PEnin kaynağı hemen tüm vakalarda derin ven trombozudur (DVT). Bacak derin toplardamarlarında oluşan trombüs (kan pıhtısı) olduğu yerden koparak akciğer atardamarını tıkar ve PEye sebebiyet verir. Bu yüzden DVT için risk altında olan kişiler, PE açısından da risk altındadırlar

Bunlar haricinde kırık kemiğin iliğinde bulunan yağlı madde, hamilelik veya doğumda amniyotik sıvı, madde kullanımı da Peye nadir de olsa sebep olabilen durumlardır.

PE belirtileri nelerdir?

Gelişen PEnin yaygınlığına ve ciddiyetine göre değişmekle birlikte
• Nefes almada zorluk
• Batıcı göğüs ağrısı
• Öksürük
• Öksürükle kan gelmesi (hemoptizi)
• Çarpıntı
• Tansiyon düşüklüğü
• Ani kalp durması
gibi şikayetlerden biri veya birkaçı meydana gelebilir.

PE nasıl teşhis edildir?

Şikayetleri dinlenerek PEden şüphelenilen bir hastada öncelikle DVT tanısının konması için doppler ultrasonografi yapılır. Ancak doppler ultrasonografi PE ile ilgili bir fikir vermez, sadece Peye sebep olabilecek olan DVTnin varlığını /yokluğunu ortaya koyar.
D dimer kan testi, Pede yükselmekle birlikte, PE dışında pek çok durumda da yükselebilmektedir. Bu yüzden PE tanısı koymada tek başına anlamlı değildir. PE tanısı konmuş hastada, klinik durumun seyrinde rol oynayabilir.

Ekokardiyografi akciğer ana atardamarlarındaki embolilerin tanınmasında oldukça faydalı, kolay, ağrısız ve ucuz bir yöntemdir. Ancak PEnin kesin tanısı bilgisayarlı tomografi ile yapılacak akciğer anjiografisi ile konur.

Pulmoner Emboli

PEde tedavi seçenekleri nelerdir?

1. Medikal Tedavi
Antikoagulan (Kan sulandırıcı) ilaçlar: Tanısı konan hastaya derhal başlanmalıdır. Hap (coumadin veya yeni nesil antikoagulanlar) veya enjeksiyon (heparin veya düşük molekül ağırlıklı heparin) formları bulunmaktadır. Enjeksiyon formları etkisine yapılır yapılmaz başlarken, hap formlarının etkisi alınmaya başladıktan 12-48 saat sonra görülür. Uzun süreli tedavide kullanılan antikoagulan ilaçların etkileri tekrar pıhtılaşmanın engellenmesi ve kanama riski nedeni ile çok yakından takip edilmelidir.
Sistemik Trombolitik Tedavi : Çeşitli pıhtı eritici ilaçların vücuda, bir damar yolu aracılığı ile verilmesidir. Etkisi antikoagulanlardan daha belirgindir ancak major kanama riski antikoagulanlara oranla daha yüksek olduğundan artık neredeyse kullanılmamakta olan bir tedavi yöntemidir.

2. Cerrahi Tedavi
Bazı vakalarda akciğer atardamarına atmış pıhtı parçasını cerrahi olarak çıkarmak mümkündür. Ancak oldukça riskli olan bu ameliyat, son çare olarak kullanılmaktadır.

3. Perkutan Girişimler
Gününmüzde en kabul gören yöntemlerdir. Anjiografi salonunda uygulanan bu girişimlerde hasta yüzüstü yatırılarak diz toplardamarından giriş yapılır. Hastanın ve hastalığın durumuna/ciddiyetine göre aşağıdaki işlemlerden biri/birkaçı planlanabilir.
• DVTye yönelik işlemler
• Pulmoner trombolitik tedavi : Akciğer atardamarının içine pıhtı eritici ilaçların verilmesi
• Ultrasonla hızlandırılmış kataterle trombolitik tedavi : Akciğer atardamarına pıhtı eritici ilaç verirken aynı anda yüksek frekanslı ultrason dalgalarını kullanan bir yöntemdir.
• Perkutan Aspirasyon Trombektomi : Akciğer atardamarına ilerletilen bir cihaz ile pıhtının tamamen aspire edilmesi mümkün olabilmektedir.

Etiketler: pulmoner emboli, toplardamar, pıhtılaşma, akciğere pıhtı atması, filtre, nefes darlığı, göğüs ağrısı

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Varis Nedir? Nasıl Oluşur?

Toplardamarlar vücutta kullanılmış ve kirlenmiş kanı kalbe taşıyan damarlardır. Bacaklarda yer alan toplardamarlar yerçekiminin aksi yönünde kan taşırlar (aşağıdan yukarıya doğru). Bu damarların içinde yukarı doğru akımın sağlanabilmesini kolaylaştıran ve aşağıya doğru kanın toplanmasını engelleyen kapaklar vardır; ayrıca bacak kaslarının çalışması da kanın bacaklardan kalbe taşınmasında önemli bir rol oynar. Ancak kapaklarda hasar oluştuğunda kanın bir bölümü, bacaklardan kalbe doğru taşınırken geriye doğru kaçarak bacak toplardamarlarında birikir. Varis, bu mekanizma ile oluşan ve genelde bacak toplardamarlarını etkileyen bir hastalıktır.

Varis Oluşumunda Etkili Faktörler Nelerdir?

• Ayakta uzun süre hareketsiz olarak durma
• Uzun süre hareketsiz oturma (masa başı çalışanları)
• Genetik yatkınlık
• Kadın cinsiyet
• Şişmanlık

Varis Hastalığında Ne Tür Şikayetler Görülür?

• En sık görülen şikayet gün içinde giderek artan bacak ağrısıdır. Bacak ağrısı tipik olarak günün ilerleyen saatlerinde, uzun süre hareketsiz ayakta kalma/oturma ile ortaya çıkan/artan karakterdedir.
• Bacakta ağırlaşma, külçeleşme, karıncalanma, hissizleşme
• Kaşıntı
• Bacaklara kramp girmesi
• Uyku öncesinde/sırasında bacaklarda huzursuzluk hissi
• Bacak toplardamarlarında gözle görülür belirginleşmeler (kılcal veya daha büyük toplardamarlarda)
• İlerleyen evrelerde bacaklarda renk değişikliği (hiperpigmentasyon) ve yaralar açılması (venöz ülser)

Varis Hastalığı Kalp İle İlgili Sorunlara Yol Açar mı?

Hayır. Varis hastalığı direkt olarak kalp ile ilgili bir soruna yol açmaz ancak varis hastalığının ilerleyen evrelerinde, yapısı bozulmuş damarlar içinde meydana gelen pıhtılaşmalar tehlikeli olabilir. Derin Ven Trombozu (DVT) adı verilen bu durumda, pıhtıların akciğere atması sonucu ciddi akciğer sorunları ortaya çıkabilir.

Varisler Kaç Çeşittir? Nasıl Görünürler?

Toplardamardaki kapakların hasarı ve aşağı yönlü basınç artışı (Venöz Yetmezlik) farklı büyüklüklerde varisler oluşturur. Bilimsel makalelerde farklı sınıflamalar olmakla birlikte kabaca aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir
• Derin Venlerde Görülen Varisler: Gözle görünür bir problem yaratmazlar ancak ağrı, kramp, karıncalanma, huzursuzluk hissi, ağırlaşma gibi şikayetler belirgindir ve derin ven trombozu riski vardır.
• Yüzeyel Venlerde Görülen Varisler: . Derin venlerdeki hastalığın yarattığı şikayetlere ek olarak etkilenen damarın boyutuna göre çeşitli görüntü bozuklukları ile ortaya çıkarlar.
1. Büyük varisler: Deriden bariz çıkıntı yapan, çapları 4-15 mm arasında değişen varislerdir.
2. Orta boy varisler: Deriden hafif çıkıntı yapan, yeşil renkli, çapları 2-4 mm arasında değişen varislerdir.
3. Kılcal varisler: Deriden çıkıntı yapmayan, çapları 1-2mm den küçük olan kırmızı-mor renkli varislerdir.

Varisten Korunmak İçin Nelere Dikkat Edilmelidir?

Varis oluşumundaki en önemli faktörlerden birinin genetik eğilim ve ailesel faktörler olduğu gözönünde bulundurulduğunda varisten tamamen korunmanın mümkün olmadığı açıktır. Ancak hayat şartlarında ve alışkanlıklarında yapılacak bir takım düzenlemeler ile varis oluşum riskini azaltmak ve oluşumunu geciktirmek mümkün olabilir.

Çok sıcak ortamlardan uzak durulması (güneşlenmeden kaçınılması; sauna, buhar odası vs. gibi ortamlardan kaçınılması gibi) dikkat edilmesi gereken unsurlardan biridir. Özellikle masa başı işlerde çalışanların veya öğretmenler gibi uzun süreler sabit bir şekilde ayakta durarak çalışanların berlirli peryodlarla (30 dk.da bir) 5 dk yürümesi, bacak kaslarının toplardamar üzerindeki sağma hareketini sağlayacağından faydalı bir korunma yöntemidir. Bununla birlikte bacak kaslarını çalıştıracak aerobik sporlar (yürüme, koşu, yüzme, bisiklet vs.) varis oluşumu açısından koruyucu rol üstlenmektedirler. Topuklu ayakkabı giymek, yürürken bacak ve uyluk kaslarının kasılmasını azaltan bir faktördür; bu yüzden uzun süreler boyunca topuklu ayakkabı giymenin varis gelişimi açısından hızlandırıcı bir faktör olacağı söylenebilir.

Varisler Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Uzman bir hekim tarafından tedavi edilmeyen varisler; gelişen ağrı, huzursuzluk, kaşıntı, kramp gibi şikayetlere bağlı olarak hayat kalitesinde düşmelere neden olabilmektedir. Zamanla artacak olan şikayetler nedeni ile iş gücü kaybına bile yol açabilmektedir. Bununla birlikte bacak damarlarındaki belirginleşme, gözle görülür hale gelme gibi durumlar estetik açıdan sıkıntılara yol açar. İlerleyen dönemlerde meydana gelebilecek renk değişiklikleri ve ve yaralar ise ciddi tedavilere rağmen geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabilmektedir.

Varis Hastalığında Hangi Tanı Yöntemleri Kullanılabilir?

• En sık kullanılan tanı yöntemi (hatta tarama yöntemi de denebilir) venöz doppler ultrasonografidir. Yaklaşık 15-20 dakika süren bu işlemde hasta herhangi bir radyasyona maruz kalmaz, MR-tomografi çekimlerinde olduğu gibi kapalı bir ortamda bulunmaz. Gebelerde de güvenli bir şekilde yapılabilmektedir.
• Daha ileri evre hastalıklarda ve komplike vakalarda tomografi ve venografi de kullanılabilmektedir.

Varis Tedavisinin Amacı Nedir?

Varis tedavisinde uygulanan tedaviler, hastalığın ortaya çıkarmış olduğu semptomlara yöneliktir. Ağrı, huzursuzluk, kramp gibi şikayetlerin geçirilmesi, görünüm bozukluklarının ortadan kaldırılması ve tedavi sonrasında takiplerle şikayetlerin tekrarlanmasının önlenmesi; tedavinin ana amacını oluşturmaktadır.

Varis Tedavisinde Kullanılan Yöntemler Nelerdir?

Varis Tedavisini girişimsel ve medikal (ilaç tedavisi) olmak üzere 2 başlık da inceleyebiliriz.

• Girişimsel Yöntemler
1. Klasik cerrahi
2. Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA)
3. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon (RF)
4. Mekanik Ablasyon ve Köpük Skleroterapi
5. Yapıştırıcı Uygulamaları
6. Estetik Amaçlı : Skleroterapi (köpük tedavisi), lazer tedavisi, radyofrekans tedavisi

• Medikal Tedavi
1. İlaç Tedavisi
2. Varis Çorapları

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Etiketler: varis ve kronik venöz yetersizlik, varis, varis nedir, venöz yetmezlik, toplardamar, kıvrımlaşmış toplardamar, reflü, kapak yetmezliği, kılcal varisler, büyük varisler, genetik, ailesel faktörler, bacakta şişlik, damarlarda belirginleşme