• 7/24 Hastanemize Ulaşın
  • Hastane Randevu : 0212 919 60 00

Author Archives: editor

Derin Ven Trombozu

DVT nedir?

Thromboz, eski Yunanca’da “tıkaç” anlamına gelen bir sözcüktür. Günümüzde tromboz, kan damarının kan pıhtısı (trombüs) ile tıkanması anlamına gelmektedir. Derin Ven Trombozu (DVT) ise derin yerleşimli toplardamarlarda, kanın pıhtılaşması ile meydana gelen tıkanıklık demektir.
En sık bacak toplardamarlarında görülen bu hastalığın sıklığı 1000de 1-2dir. Genellikle 40-50 yaş ve sonrasında görülen bu hastalık seyrek olmakla birlikte gençlerde de görülebilir.

DVT hangi durumlarda görülmektedir?

Uzun süren hareketsiz dönemler (ortopedik tedaviler, yoğun bakım süreçleri veya büyük cerrahi girişimler sonrasında olduğu gibi), uzun yolculuklar, kanser hastalığının kendisi veya kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi, kadınlarda gebelik ve doğum kontrol hapı kullanımı, genetik kanama-pıhtılaşma hastalıkları (Protein C-S eksikliği, FV Leiden mutasyonu gibi) DVT riskini arttıran faktörlerdendir.

DVT geçiren bir kişide hangi bulgular görülür?

Tıkanıklık genelde dizaltındaki toplardamarlardan ve bazende dizüstündeki toplardamarlardan başlayarak karındaki ana toplardamara (Vena Cava Inferior) kadar ilerleyebilir. Tutulan damarın seviyesi ne kadar kalbe yakınsa, klinik bulgular o kadar şiddetli olur. DVT geçiren kişilerde bacaklarda gerginlik ve sertlik, şişme, ağrı, ısınma ve renk değişikliği gibi şikayetler görülür.

DVT tanısı nasıl konur?

En sık kullanılan tetkik doppler ultrasonografidir. Ses dalgalarını kullanarak, damarların ve içeriğinin gösterilmesi prensibine dayanan bir yöntem olan doppler ultrasonografi ağrısız, kolay ve ucuz bir tetkik yöntemidir. Bacak damarlarında kesine yakın tanı konabilirken kasık ve karın damarlarında kesin tanı için başka yöntemler gerekebilmektedir.

Doppler ultrasonografi dışında venografi, ilaçlı bilgisayarlı tomografi veya MR gibi tetkikler, tanısı konamayan veya ek tetkik gereksinimi olan durumlarda kullanılan görüntüleme yöntemleridir.

DVTnin komplikasyonları nelerdir?

DVTnin biri erken dönemde ve diğeri geç dönemde oluşabilecek iki komplilkasyonu mevcuttur.

Pulmoner emboli, erken dönemde toplardamar içindeki pıhtının, olduğu yerden koparak akciğer atardamarına atmasıdır. Önlenebilir hastane ölümleri içinde ilk sırada yer alan bu hastalığın belritileri tıkanmaya sebep olan pıhtı parçasının/parçalarının büyüklüğüne ve yaygınlığına göre değişir.

Geç dönemde gelişebilecek komplikasyon ise post-trombotik sendromdur (PTS). DVT geçiren ve uygun şekilde tedavi edilmeyen hastalarn %25-75inde görülen bir durum olan PTS bacakta şişlik, ağrı, ciltte kalınlaşma gibi şikayetlerle seyreden bir tablo olmakla birlikte, yüksek seviye (uyluk ve karın damarı DVTleri) tutulumlarında daha sık görülmektedir. Bu sebeple yüksek seviyeli DVTlerde PTSyi önlemek adına erken dönemlerde girişimsel yöntemlerle pıhtının eritilmesi, uzun süreçteki başarı açısından önem taşımaktadır.

DVT Tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?

DVTnin geleneksel tedavisi heparin veya düşük molekül ağırlıklı heparin ile antikoagulasyonu takiben oral antikoagulan şeklindedir. Bu tedavinin, pıhtının yayılımını ve embolizasyonu engeller ancak pıhtı kitlesini eküçültücü yoktur. Klasik tedavi yöntemi ile tedavi edilen hastaların çok büyük bir kısmında Posttrombotik Sendrom (PTS) gelisir .

Trombolitik tedavinin oluşan pıhtıyı erken dönemde eritmesi nedeniyle PTS gelişimi önlenebimketedir Sistemik trombolitik tedavinin (damar yolundan tüm vücüda kan sulandırıcı verilmesi) kanama potansiyeli ile birlikte dozaj ve uygulama şeklindeki belirsizlikler nedeniyle birçok merkezde kullanımından vazgeçilmiştir.

Modern tıbbın gelişimi ile yeni yöntemler kullanılmaya başlamıştır. “Kateter yollu trombolitik tedavi” ile pıhtının içine eritici ilaçların verilmesi veya “Farmako-Mekanik Trombolitik Tedavi” olarak adlandırılan yöntemle, pıhtının ilaç ve kateterler yoluyla parçalanması ya da “Aspirasyon Trombektomi” ile direk motorlu aspirasyon kateterleri ile pıhtının yüksek bir rotasyonel kuvvetle aspire edilmesi mümkün olmaktadır. Bu yeni tedavi yöntemlerinde süre çok önemlidir. DVT oluştuktan sonra süre ilerledikçe pıhtı organize olup sertleşmekte ve yeni tedavi yöntemleri ile pıhtıyı tamamen eritmek mümkün olamamaktadır. İdeal süre ilk 30 gündür. Bu süreden sonra tedavi başarısı düşmektedir.

Derin Ven Trombozu

Etiketler: derin ven trombozu, pıhtılaşma, pıhtı eritme tedavisi, trombolitik tedavi, perkutan lokal trombolitik, trombüs aspirasyonu, pulmoner emboli, akciğere pıhtı atması, filtre tedavisi, kan sulandırıcı, bacakta şişlik

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Varis Nedir? Nasıl Oluşur?

Toplardamarlar vücutta kullanılmış ve kirlenmiş kanı kalbe taşıyan damarlardır. Bacaklarda yer alan toplardamarlar yerçekiminin aksi yönünde kan taşırlar (aşağıdan yukarıya doğru). Bu damarların içinde yukarı doğru akımın sağlanabilmesini kolaylaştıran ve aşağıya doğru kanın toplanmasını engelleyen kapaklar vardır; ayrıca bacak kaslarının çalışması da kanın bacaklardan kalbe taşınmasında önemli bir rol oynar. Ancak kapaklarda hasar oluştuğunda kanın bir bölümü, bacaklardan kalbe doğru taşınırken geriye doğru kaçarak bacak toplardamarlarında birikir. Varis, bu mekanizma ile oluşan ve genelde bacak toplardamarlarını etkileyen bir hastalıktır.

Varis Oluşumunda Etkili Faktörler Nelerdir?

• Ayakta uzun süre hareketsiz olarak durma
• Uzun süre hareketsiz oturma (masa başı çalışanları)
• Genetik yatkınlık
• Kadın cinsiyet
• Şişmanlık

Varis Hastalığında Ne Tür Şikayetler Görülür?

• En sık görülen şikayet gün içinde giderek artan bacak ağrısıdır. Bacak ağrısı tipik olarak günün ilerleyen saatlerinde, uzun süre hareketsiz ayakta kalma/oturma ile ortaya çıkan/artan karakterdedir.
• Bacakta ağırlaşma, külçeleşme, karıncalanma, hissizleşme
• Kaşıntı
• Bacaklara kramp girmesi
• Uyku öncesinde/sırasında bacaklarda huzursuzluk hissi
• Bacak toplardamarlarında gözle görülür belirginleşmeler (kılcal veya daha büyük toplardamarlarda)
• İlerleyen evrelerde bacaklarda renk değişikliği (hiperpigmentasyon) ve yaralar açılması (venöz ülser)

Varis Hastalığı Kalp İle İlgili Sorunlara Yol Açar mı?

Hayır. Varis hastalığı direkt olarak kalp ile ilgili bir soruna yol açmaz ancak varis hastalığının ilerleyen evrelerinde, yapısı bozulmuş damarlar içinde meydana gelen pıhtılaşmalar tehlikeli olabilir. Derin Ven Trombozu (DVT) adı verilen bu durumda, pıhtıların akciğere atması sonucu ciddi akciğer sorunları ortaya çıkabilir.

Varisler Kaç Çeşittir? Nasıl Görünürler?

Toplardamardaki kapakların hasarı ve aşağı yönlü basınç artışı (Venöz Yetmezlik) farklı büyüklüklerde varisler oluşturur. Bilimsel makalelerde farklı sınıflamalar olmakla birlikte kabaca aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir
• Derin Venlerde Görülen Varisler: Gözle görünür bir problem yaratmazlar ancak ağrı, kramp, karıncalanma, huzursuzluk hissi, ağırlaşma gibi şikayetler belirgindir ve derin ven trombozu riski vardır.
• Yüzeyel Venlerde Görülen Varisler: . Derin venlerdeki hastalığın yarattığı şikayetlere ek olarak etkilenen damarın boyutuna göre çeşitli görüntü bozuklukları ile ortaya çıkarlar.
1. Büyük varisler: Deriden bariz çıkıntı yapan, çapları 4-15 mm arasında değişen varislerdir.
2. Orta boy varisler: Deriden hafif çıkıntı yapan, yeşil renkli, çapları 2-4 mm arasında değişen varislerdir.
3. Kılcal varisler: Deriden çıkıntı yapmayan, çapları 1-2mm den küçük olan kırmızı-mor renkli varislerdir.

Varisten Korunmak İçin Nelere Dikkat Edilmelidir?

Varis oluşumundaki en önemli faktörlerden birinin genetik eğilim ve ailesel faktörler olduğu gözönünde bulundurulduğunda varisten tamamen korunmanın mümkün olmadığı açıktır. Ancak hayat şartlarında ve alışkanlıklarında yapılacak bir takım düzenlemeler ile varis oluşum riskini azaltmak ve oluşumunu geciktirmek mümkün olabilir.

Çok sıcak ortamlardan uzak durulması (güneşlenmeden kaçınılması; sauna, buhar odası vs. gibi ortamlardan kaçınılması gibi) dikkat edilmesi gereken unsurlardan biridir. Özellikle masa başı işlerde çalışanların veya öğretmenler gibi uzun süreler sabit bir şekilde ayakta durarak çalışanların berlirli peryodlarla (30 dk.da bir) 5 dk yürümesi, bacak kaslarının toplardamar üzerindeki sağma hareketini sağlayacağından faydalı bir korunma yöntemidir. Bununla birlikte bacak kaslarını çalıştıracak aerobik sporlar (yürüme, koşu, yüzme, bisiklet vs.) varis oluşumu açısından koruyucu rol üstlenmektedirler. Topuklu ayakkabı giymek, yürürken bacak ve uyluk kaslarının kasılmasını azaltan bir faktördür; bu yüzden uzun süreler boyunca topuklu ayakkabı giymenin varis gelişimi açısından hızlandırıcı bir faktör olacağı söylenebilir.

Varisler Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Uzman bir hekim tarafından tedavi edilmeyen varisler; gelişen ağrı, huzursuzluk, kaşıntı, kramp gibi şikayetlere bağlı olarak hayat kalitesinde düşmelere neden olabilmektedir. Zamanla artacak olan şikayetler nedeni ile iş gücü kaybına bile yol açabilmektedir. Bununla birlikte bacak damarlarındaki belirginleşme, gözle görülür hale gelme gibi durumlar estetik açıdan sıkıntılara yol açar. İlerleyen dönemlerde meydana gelebilecek renk değişiklikleri ve ve yaralar ise ciddi tedavilere rağmen geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabilmektedir.

Varis Hastalığında Hangi Tanı Yöntemleri Kullanılabilir?

• En sık kullanılan tanı yöntemi (hatta tarama yöntemi de denebilir) venöz doppler ultrasonografidir. Yaklaşık 15-20 dakika süren bu işlemde hasta herhangi bir radyasyona maruz kalmaz, MR-tomografi çekimlerinde olduğu gibi kapalı bir ortamda bulunmaz. Gebelerde de güvenli bir şekilde yapılabilmektedir.
• Daha ileri evre hastalıklarda ve komplike vakalarda tomografi ve venografi de kullanılabilmektedir.

Varis Tedavisinin Amacı Nedir?

Varis tedavisinde uygulanan tedaviler, hastalığın ortaya çıkarmış olduğu semptomlara yöneliktir. Ağrı, huzursuzluk, kramp gibi şikayetlerin geçirilmesi, görünüm bozukluklarının ortadan kaldırılması ve tedavi sonrasında takiplerle şikayetlerin tekrarlanmasının önlenmesi; tedavinin ana amacını oluşturmaktadır.

Varis Tedavisinde Kullanılan Yöntemler Nelerdir?

Varis Tedavisini girişimsel ve medikal (ilaç tedavisi) olmak üzere 2 başlık da inceleyebiliriz.

• Girişimsel Yöntemler
1. Klasik cerrahi
2. Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA)
3. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon (RF)
4. Mekanik Ablasyon ve Köpük Skleroterapi
5. Yapıştırıcı Uygulamaları
6. Estetik Amaçlı : Skleroterapi (köpük tedavisi), lazer tedavisi, radyofrekans tedavisi

• Medikal Tedavi
1. İlaç Tedavisi
2. Varis Çorapları

Varis ve Kronik Venöz Yetersizlik

Etiketler: varis ve kronik venöz yetersizlik, varis, varis nedir, venöz yetmezlik, toplardamar, kıvrımlaşmış toplardamar, reflü, kapak yetmezliği, kılcal varisler, büyük varisler, genetik, ailesel faktörler, bacakta şişlik, damarlarda belirginleşme

Cerrahi Tedavi

Periferik Arter Hastalıklarında Cerrahi Tedavi

Tedavi Sürecinin Yönetimi

Periferik damar hastalıklarının tedavisinin, konunun uzmanı ve önlem tedavilerinden baslayıp cerrahi seçeneklere uzanan geniş spektrumdaki tekniklerin hepsine hakim ve hepsini uygulayabilen ekipler tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Avrupa’da ve A.B.D.’de “damar hastalıkları uzmanı ve cerrahı” olarak görev yapan hekimler bulunmakta ancak ülkemizde damar hastalıklarının tedavisi ile ilgili sorumluluğun dağıtımında bir takım karmaşalar bulunmaktadır. Ancak asistanlık sürecinden itibaren damar hastalıklarının takibini ve tedavisini yapan ve bu konuda uzmanlaşmış kalp ve damar cerrahisi uzmanlarının, konunun uzmanı kardiyoloji ve radyoloji uzmanları ile birlikte bir ekip olarak tedaviyi yürütmeleri günümüzde izlenmesi gereken en doğru yoldur.

Risk Faktörlerinin Kaldırılması ve Hayat Değişiklikleri

Periferik Arter Hastalıklarında tedavide öncelikle neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu amaçla;
• Sigaranın bırakılması
• Kilo verilmesi
• Düzenli beslenilmesi
• Hipertansiyon, hiperlipidemi ve şeker hastalığı gibi hastalıkların kontrol altına alınması
• Düzenli egzersiz yapılması
önemlidir.

Cerrahi Tedavi :

Cerrahi Tedavi, özellikle diz üstündeki damarların tedavisinde önerilmektedir. Dizaltındaki hastalıkların tedavisinde cerrahinin başarısız olduğunu ve hatta zarar verdiğini gösteren bilimsel çalışmalar bulunmaktadır.

Tedavi kılavuzlarında cerrahi tedavi; istirahat ağrısı veya sosyal hayatını devam ettirmek için yeterince yürme mesafesi sağlayamayan hastalara önerilen bir tedavi yöntemidir. Bununla birlikte iyileşmeyen yaraları bulunan hastalarda yara iyileşmesini sağlamak ve amputasyon geçirmeye aday olan hastalarda amputasyon seviyesini yükseltmek için de cerrahi tedavi yöntemleri önerilmektedir.,

Cerrahi tedavi yöntemleri, çok uzun veya tam tıkanıklğı olan olan, girişimsel yöntemlerin uygulanamadığı veya girişimsel yöntemler sonrasında tekrarlayan darlıklarda başvurulan yöntemlerdir.

Temel olarak iki tip cerrahi tekniği vardır; bypass ve plakların temizlenmesi. Bypass cerrahisinde, PDHye neden olan tıkanıklığın öncesinden sonrasına, ya vücuttan alınan toplardamar ya da yapay damarlar aracılığı ile yeni bir yol oluşturulmaktadır.Yani bu yöntemde kan alternatif yeni bir yol aracılığı ile, tıkanıklığın ötesine götürülmektedir. Plakların temizlenmesi işleminde de tıkanıklığın olduğu bölgede, damar açılmakta, içi temizlenmekte ve sonrasında damar tamir edilmektedir.

Periferik Arter Hastalıklarında Cerrahi Tedavi

Etiketler: medikal ve cerrahi tedavi,  bypass, yapay damar, suni damar, açık ameliyat, ilaç tedavisi

Girişimsel Tedavi

Periferik Arter Hastalıklarında Girişimsel Tedavi

Tedavi Sürecinin Yönetimi

Periferik damar hastalıklarının tedavisinin, konunun uzmanı ve önlem tedavilerinden başlayıp cerrahi seçeneklere uzanan geniş spektrumdaki tekniklerin hepsine hakim ve hepsini uygulayabilen ekipler tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Avrupa’da ve A.B.D.’de “damar hastalıkları uzmanı ve cerrahı” olarak görev yapan hekimler bulunmakta ancak ülkemizde damar hastalıklarının tedavisi ile ilgili sorumluluğun dağıtımında bir takım karmaşalar bulunmaktadır. Ancak asistanlık sürecinden itibaren damar hastalıklarının takibini ve tedavisini yapan ve bu konuda uzmanlaşmış kalp ve damar cerrahisi uzmanlarının, konunun uzmanı kardiyoloji ve radyoloji uzmanları ile birlikte bir ekip olarak tedaviyi yürütmeleri günümüzde izlenmesi gereken en doğru yoldur.

Girişimsel Tedavi

Girişimsel Yöntemler (Endovasküler Yöntemler)

Ayaklarında iyileşmeyen yaraları olan ve istirahat ağrısı olan hastalar ile bacağının kesilmesi (amputasyon) planlanan ancak amputasyon seviyesinin daha aşağıdan olması için uğraşılan hastalarda kullanılması gereken ilk basamak işlemlerdir. Girişimsel yöntemler ile cerrahi arasındaki seçim darlığın yeri, uzunluğu, damar yapısı ve hastanın genel durumu derğerlendirilerek yapılır.

Endovasküler Yöntemler

Girişimsel yöntemlerin hepsi anjiografi salonunda, lokal anestez altında ve herhangi bir kesi yapılmadan uygulanır. Hastanede yatış süresi ve iyileşme süreci, cerrahi tedaviye göre daha kısadır. Bununla birlikte işlem yapılan damarlarda erken veya geç dönemde tekrar darlık oluşma veya tıkanma riski bulunmaktadır.

Tıkanıklığın veya darlığın yerine, uzunluğuna ve süresine bağlı olarak aşağıdaki işlemlerden biri veya birkaçı kombine edilerek kullanılabilir.

Balon Anjioplasti

• Aterektomi : Damar içinde oluşmuş plakların (kireçlenme) özel kataterler aracılığı ile olduğu yerde parçalanarak aspire edilmesi esasına dayanan tedavi yöntemidir. Özellikle dizaltındaki damar tıkanıklıklarında/darlıklarında ve uyluk bölgesindeki uzun damar daralmalarında ve tam tıkanmalarda kullanılan bir yöntemdir. Balon ve/veya stent ile kombine edilmesi gerekebilir.
• Balon Anjioplasti : Damar içinde görülen darlıkların tedavisinde etkin bir şekilde kullanılan yöntemdir. Damarda daralmaya sebep olan plakların damar duvarına yapıştırılması esasına dayanır. İlaçlı veya ilaçsız balonlarla uygulanabilir. İlaçlı balonlar, mekanik etkilerinin yanında içerdikleri farmakolojik ajanların, damar duvarında oluşturdukları antiinflamatuar (iltihabi süreci engelleme) etkileri nedeni ile ilaçsız balonlara oranla daha etkindirler.
• Stent İmplantasyonu : Özellikle kasığın üstünde yer alan atardamarlarda ve zaman zaman da bacak atardamarlarında kullanılan bir yöntemdir. Dizaltı damarlarda zorda kalınmadıkça kullanılması önerilmez. Tamamen metal yapılı olan stentler ve içi vücutla uyumlu çeşitli yapıdaki materyallerle kaplı stent greftler bulunmaktadır.

Periferik Arter Hastalıklarında Girişimsel Tedavi

Girişimsel işlem öncesinde yukarıdaki yöntemlerden hangisinin kullanılacaı ile ilgili bir öngörüye sahip olunsa da hangisinin gerekli olduğu ve kullanılacağı ile ilgili nihai karar işlem sırasında verilir.

Etiketler: girişimsel tedavi, anjiyo, katater, balon, stent, aterektomi, trombolitik tedavi, anjiyoplasti, endovasküler, perkutan girişim, damar tıkanıklığı, damar sertliği

Damar Genişlemesi

Anevrizma ne demektir ve nerelerde görülür?

Anevrizma tanım olarak, vücuttaki herhangi bir atardamarın balonlaşarak normal çapının 2 katına ulaşması olarak tanımlanır. En sık karın ana atardamarında (abdominal aort) görülürken diz bölgesi (popliteal arter) en sık karşılaşılan periferik anevrizma bölgesidir.

Abdominal aort anevrizmalarında ne tür bulgular görülür?

Karın bölgesindeki aort damarında genişleme genel olarak sessiz seyreder. Hastaların yarısında hafif karın ağrısı olabilir. Ancak karın ağrısı çok müphem bir yakınmadır ve bir çok hastalıkta görülebilir. Bazen karında ya da kasıkta nabızla atan bir şişlik hissedilebilir. Bu hastaların pek çoğuna tanı, başka sebeplerle yapılan ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi gibi tetkikler sırasında konur.

Nasıl tanı konur?

Abdominal aort anevrizmasının tanısı ultrasonografi, mayetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi anjiografi ile konabilir. Ancak tedavi yöntemini seçmede ve hastalığın anatomisi ile ilgili detayları saptamada en yararlı yöntem BT anjiografidir.

Abdominal Aort Anevrizması neden önemlidir?

Normqal şartlarda 2-3 cm çapındaki abdominal aort 4,5-5 cm.ye gelene kadar herhangi bir risk teşkil etmez. Ancak 5 cm.yi geçen abdominal aortlarda spontan rüptür (kendiliğinden yırtılma) riski%50 artar. Spontan rüptürlü hastaların yarısı hastaneye ulaşamadan hayatını kaybeder, hastaneye ulaşabilen yarısında ise girişim/operasyon sırasında ölüm riski %50 civarındadır. Bu yüzden abdominal aort anevrizmasının tanısı, takibi ve uygun zamanda uygun tedavinin seçilmesi önem taşımaktadır.

Abdominal Aort Anevrizmalarında cerrahi veya girişimsel tedavi ne zaman yapılmaktadır?

5 cm. çaptan küçük anevrizmalar 6 ay veya 1 yıl gibi aralıklar ile görüntülenerek takip edilmelidirler. 5,5 cm.yi geçmiş, 6 ayda 0,5 cm.den fazla çap artışı bulunan veya 4,5-5,5 cm aralığında çapı bulunup her türlü medikal tedaviye rağmen ağrı şikayetleri devam eden hastalarda cerrahi veya endovasküler işlem uygulamak gerekmektedir.

Endovasküler aort replasmanı (EVAR) nasıl bir işlemdir?

EVAR, anjiografi salonunda yapılan ve sadece kasıklardaki 5 cm.lik kesiler aracılığı ile uygulanan bir tedavi yöntemidir. Anatomik özellikler uygun olan abdominal aortlu hastalarda uygulanabilen bu işlemin ölüm ve komplikasyon riski cerrahi tedaviye oranla daha düşüktür.

Genel veya lokal anestezi altında uygulanabilen bir işlem olan EVARda işlem süresi cerrahiye göre daha kısa olup taburculuk, normal hayata dönüş ve iyileşme süreçleri cerrahi tedaviye oranla belirgin şekilde daha hızlıdır.

Bilgisayarlı tomografi ile abdominal aortun anatomik özellikleri 3 boyutlu olarak değerlendirildikten sonra her hasta için ayrı ve özel stent greftler hazırlanır. Anjiografi salonunda öncelikle her iki kasık damarı cerrahi olarak hazırlanır ve bu damarlar aracılığı ile yapılan işlem ile hastaya özel hazırlanan stent greftler anevrizmatik damar bölgelerini kapatacak şekilde damar içine yerleştirilir. Daha sonra kasık bölgesindeki damarla tamir edilerek kesiler kapatılır ve işlem sonlandırılır.

Abdominal aort anevrizmasında cerrahi tedavi hala kullanılıyor mu?

Teknolojik ve teknik gelişmeler ile birlikte abdominal aort anevrizması tedavisinde EVAR çok önemli bir rol almaya başlasa da belirli hasta gruplarında cerrahi tedavinin gererkliliği yerini koyumaktadır.

Hastanede kalış süresi, ölüm ve komplikasyon olasılığı, işlem sonrası yatış ve normal hayata dönüş süresi daha yüksek olsa da anatomik özellikleri EVAR için uygun olmayan hastalarda cerrahi tedavi tek seçen olarak yerini korumaktadır.

Anevrizmalar

Etiketler:  damar genişlemesi, anevrizma, aort anevrizması, aort replasmanı, yapay damar, endovasküler aort replasmanı, EVAR, stent, greft, balonlaşma